İncecik,
narin bir şeydi. Yeni evine geldiği zaman önce yavaş yavaş etrafı seyretmiş
kendini izleyen gözlere oda meraklı meraklı bakmıştı. Ara sıra onun ne
yaptığına bakıyorlardı, o da utanıp ya da korkup sırtını dönüyordu. Günler
geçtikte beraber yaşadığı iki yabancıya alışmıştı. Arada bir dışarı çıkıp, bol
bol dolaşıp günün sonunda da tekrar evine geri dönüyordu. Bir işi yoktu, uyumak,
gezmek dışında hee birde pek temiz değildi odasında her yer her yerdeydi. Ama
zaten evi toplayan biri vardı bir de temizlikle uğraşacak değildi ya !
Görsel google'dan alınmıştır.
Günler ayları kovaladı, iki yabancı artık onun arkadaşı olmuştu, bazen usanmadan konuşurdu anlatırdı uzun uzun, iki arkadaşı artık sen de ne çok konuşuyorsun arkadaş ya diye serzenişte bulunmaya başlamışlardı. Ama onun pek umurumda değildi, oda onları dinliyordu bütün akşam, hem istediği kanalları da açmıyorlardı televizyonda. Biri siyaset programlarını pek bir severdi diğeri de sürekli PS4 de fifa oynuyordu. Hııııh pek kızlara göre değildi yani…
Mevsim değişikliklerini hiç sevmiyordu çünkü kesin hasta oluyordu.
Nitekim öyle de oldu. Artık eski neşesi de pek yoktu. Daha az konuşur olmuştu,
dışarı bile çıkacak hali yoktu, odasının bir köşesinde gün boyu uyuyordu zaten
evde de yalnızdı. Belki yanında bir arkadaşı olsa depresyonundan çıkacak keyfi
yerine gelecekti. Arkadaşları da aynı şeyi düşünmüş olacaklar ki bir gün bir ev
arkadaşı daha aldılar yanlarına.
Bu
sefer ki tam bıçkın bir delikanlıydı. Kocaman, siyah badem gözleri vardı, bir
erkeğe rağmen gür kirpikleri vardı. Sesi de daha gür çıkıyordu bazen konuştuğunda
makamlı bir şarkı söyler gibiydi…
Yeni
ev arkadaşının gelişi bizimkinde az da olsa iyileşmeye neden oldu nede olsa
canı da sıkılmıyordu, bol bol sohbet edecek biri vardı artık evde. Günler geçtikte
aralarında bir elektriklenme de oldu, kimsenin görmediği küçük öpücükler
veriyorlardı birbirlerine, hatta birbirlerini beslemeyi ve incelemeyi çok
seviyorlardı.
Artık
diğer 2 arkadaşlarından çok kendileri takılmaya başladılar, her yere beraber
gidiyorlardı, gece geç saatlere kadar konuşuyorlar sonra da yan yana sokulup
uyuyorlardı.
Aradan
çok uzun zaman geçmedi belki 4-5 ay, hastalığı iyice arttı sarışın kızın. Artık
öncesinden de kötüydü neredeyse hiç yemek yemiyor, gözünü bile açmıyordu. Arkadaşı
olanların farkında olacak ki günün büyük bölümünü onun yanında geçiriyor kendi
yemek yediriyordu. Artık
delikanlıda dışarı pek çıkmaz olmuştu sadece üstünde ki uyuşukluk gitsin diye hemen 5
dk dolanıp geri evine geliyordu.
Kaç
kez doktora da gittiler, ilaçlar aldılar ama zayıf cılız bir şeydi aynı bünyesi
gibi. Çok fazla dayanamadı ve bir akşamüzeri bizim delikanlı arkadaşının cansız
bedeni yanında sessizce bekledi. Artık daha fazla konuşma yoktu, eve gelen
diğer arkadaşı gördüğü manzaranın yanında yıkıldı, ağlamaktan gözleri şişmişti,
eve geldiği ilk günleri hatırladı nasılda mutluydular cıvıl cıvıl sohbet
ediyorlardı beraber…
Diğer
arkadaşları da işten eve gelince beraber evden çıkıp küçük dostlarını gömdüler.
Arkadaşı cansız bedenine son kez bir öpücük kondurdu ve gecenin soğuğunda kazdıkları
toprağın altına yavaşça yerleştirdiler... Günler
geçtikte acının tazeliği kendini hatıralara, arada sırada hatırlanan şimdi
olsaydı şöyle yapardı gibisinden muhabbetlere bıraktı…
Küçük
de olsa bir canlının insan yaşamına kattığı anlam çok büyüktü.
Her zaman
hatırlanacak ve özlemle anılacaktı...
Ay sonuna doğru içim sızladı..
YanıtlaSilÇok anlamlı olmuş...
Çok çok öpüyorum seni :*
bende öpüyorum şeker kız candy :*
Silay bi an tosunum aklıma geldi gözlerim doldu
YanıtlaSilbir dostu kaybet nedir bilirim gerçekten çok acı evden aileden biri gidiyor aynı öyle
:) Hepimiz arkamızda birilerini bırakıp gideceğiz .. önemli olan beraber olduğumuz günleri dolu dolu geçirmek :*
SilHazel ne güzel yazmışsın , giden kim olursa olsun geride kalan hatıraları yaşatmak ve onları hakettiği şekilde anmak onların ardından yapabileceğimiz en iyi şey herhalde sevgilerimle
YanıtlaSilHayvan sevgisi çok başka oluyor... İstanbul'a evlenince yerleştim ailemden herkes Eskişehir'de eşimi sevmesem İstanbul'a hayatta gelmezdim önceleri evde yalnız olmak çok zor geldi sonra bana arkadaş olsun diye muhabbet kuşu aldık ama ömürleri çok kısa ne yazık ki ...
SilEvcil hayvanların ölümü sahibine çok acı veriyor. Bir keresinde fanusta beslediğimiz balık ölmüştü küçük oğlum saatlerce ağlamıştı... Sevgiler Hazelciğim..
YanıtlaSilBenimde japonlarım olmuştu en fazla 2 şer hafta yaşadılar hep beyaz benekten öldüler üniversitede bende saatlerce ağlamıştım :) küçük olalım büyük olalım sanırım kayıplar hepimizi etkiliyor değil mi :)
SilOnlar zaten ailemizden biri oluyorlar.
YanıtlaSilYoklukları o kadar acı verici ve can yakıcı ki...
Bunu özellikle hayvan besleyen herkes çok iyi anlayacaktır
Yazıyı okurken benim de gözlerim doldu. Seneler önce kaybettiğim yakışıklı oğluşumu hatırladım.
Şİmdi bahçemizde bir ağacın dibinde yatıyor.
Her bahar çiçeklerle gülümsüyor bana "Ben buradayım, unutma beni" diye...
İtiraf edeyim bende ağladım yazarken :(
SilBizde ağaç dibine gömdük, öncekileri de ... ooff her defasında bir daha kuş muş istemiyorum diyorum ama güzellikleri beni benden alıyor :)
İnternette okumuştum hayvanların ruhu olmuyormuş umarım öyle değildir beni izlediklerini dediğin gibi "Ben burdayım, unutma beni" demelerini yeğlerim...
Sanırım böyle düşünmek daha iyi hissettiriyor bize
SilHazel'ciğim muhabbet kuşlarını ne kadar güzel anlatmışsın, kız ağlayacaktım zor tuttum kendimi:(((şimdi çok mutludur eminim onlar günahsız olduğundan kesin melek oluyorlardır....eline emeğine sağlık canım....
YanıtlaSilsevgilerimle
Ben ağladım bile :(( şimdi yorum yazarken yine gözlerim doluyor... Arkadaşlar falan kuş işte üzülme bu kadar diyorlar ama işte anlayan anlıyor ....
SilSevgi pitircigi duygulandirdin hepimizi. Ben kopegim oldugunde asla dedim yillarca ama kizim bir gun simdiki serserinin resmini gosterdi itiraz ettim ama uzatmadim ve aldik. Iyi ki almisiz yoksa eksik kaliyor hep bir tarafimiz. Bosver sen dogadaki her canlinin bir ruhu var. Sevgiyle kal.
YanıtlaSilanneler dayanamaz bende küçükken okulun orada küçük sip siyah bir kedicik bulmuştum her yeri kir pas içindeydi eve götürmüştüm hatta annemin göğsüne bit yapışmıştı :)) ondan öncede hep kuşlarım oldu, kediciklerim ve tekrar kuşlarım hepsini çok sevdim onları hiç bir zaman unutmayacağım umarım onlarda beni sevmişlerdir :)))
SilHazel, yazını okudum ve hemen yazayım dedim. Nerelerdesin? Ne güzel alışmıştım seni görmeye sıkça:))
YanıtlaSilNe iyi yaptınız, hoşg eldiniz :))
SilSabahtan beri "Sosyete pazarı durağı" nı açıyorum bir okumak kısmet olmadı ya ilk önce işte açtım kaçamak yapayım dedim toplantı çıktı, sonra öğleden sonra açtım sistem çöktü internet gitti, eve gelince açtım akşam çok yemek yemişim yatıp kaldım öyle :)) çarşambadan öbür çarşambaya kadarda seyahatte olacağım :)) ben en iyisi birazdan okuyayım :))
Ellerinize sağlık, güzel ve anlamlı olmuş. Bir çırpıda okunması daha bir keyifliydi.
YanıtlaSilTeşekkürler küçük arkadaşımın anısına olsun istedim :(
SilNe kadar güzel tanımlamışsan Yüregine saglık hazelcim:)
YanıtlaSililham kaynağım onlar benim :)
SilBizim de bir köpeğimiz var on yaşında. Kırk günlüktü bize geldiğinde, bazen oturup ne kadar ömrü kaldı diye hesap yapıp, üzülüyorum. Evin bir bireyi, çok zor. Bu düşünce aklıma geldikçe öteliyorum, kabullenmek istemiyorum.
YanıtlaSilMuz nasıl sarartılır? yazınızın oradaki tatliş şey değil mi :))
Silhayvanların büyüğü küçüğü hepsi güzel hepsi de bizlere birer hayat arkadaşı değil mi :))
Kayıbın büyüğü küçüğü olmaz elbette ama kuşa göre daha çok zaman geçirdiğin bir canlı sonuçta sarılıp uyuyabiliyorsun bile :(
Evet o ve adı da Tatliş :)
Silne kadar güzel yazmışsın içim sızladı okurken Allah minik canlarımıza uzun ömür versin çok zor gerçekten:(
YanıtlaSilküçük arkadaşlarımı çok özledim :( Allah hepsine uzun ömür versin, işkencesiz bir yaşam yaşatsın..
Sil